ESKİYE RABET OLSAYDI BİT PAZARINA NUR YAĞARDI
ESKİYE RAĞBET OLSYADI BİT PAZARINA NUR YAĞARDI
Demokratik Sol’un düşünsel akım ve siyasal bir hareket olarak başlangıcı 1960’lı yıllardır. Bu akım ve hareket, 1963’te demokratik işçi hareketleri için verilen ve kazanılan mücadelenin sonunda doğmuştur. İlk olarak bu harekete ORTANIN SOLU adı verilmiş ve 1960’lı yılların sonunda hareket Demokratik Sol adını almıştır (Onursal Başkanımız Sayın Bülent Ecevit‘in 28 Kasım 1999 günü Ankara’da DSP’nin 14. Yıldönümü kutlama töreninde yaptığı konuşma).
1987’de oylarımız %8.54’ten ibaretti. Barajı aşıp Meclis’e girememiştik. Fakat yılmadık; adım adım ilerledik. 1991’de %10.75 oranında oy alarak, 7 milletvekili ile meclise girmeyi başardık. İstifalarla milletvekili sayımız 3’e indi. Ama güçlenişimiz sürdü. 1995 seçimlerinde oylarımız %14.64’e, milletvekili sayımız da 76’ya yükseldi. 1999 seçimlerinde de %22.19 oyla 136 milletvekilliği kazandık. Böylece, 1995 seçimleriyle solun birinci partisi olan DSP, 1999 seçimlerinde bütün Türkiye’nin birinci partisi oldu ve bugün başında bulunduğu üçlü koalisyon hükümetini kurmayı başardı. Solun birinci partisi olduk. Ardından Türkiye’nin birinci partisi olduk. (Onursal Başkanımız Sayın Bülent Ecevit‘in a.g.konuşma).
1999 seçimleri öncesinde Meclis’te temsil edilmiş olan partilerin tümünün oyları düşerken sadece DSP’nin oyları yükseldi… %14’lerden %22’lere yükseldi. DSP güçlendikçe laik demokratik Cumhuriyet de güçleniyor. 1999 seçimleri ardından, yeni TBMM’nin ilk gününde, DSP grubu, tek yürekle ve tek sesle, laiklik karşıtlığına geçit vermeyeceğimizi kanıtladı. Biz içimizde her şeyi özgürce tartışırız; ama, bir sonuca vardıktan sonra, tek yürek – tek ses oluruz. Bu özelliğimizi ve doğrultu tutarlılığımızı sürdürdükçe, hiçbir engel veya zorluk DSP’nin güçlenişini önleyemeyecektir. (Onursal Başkanımız Sayın Bülent Ecevit a.g.konuşma).
Yukarıda kısaca Demokratik Sol Felsefenin gelişimini aktarmaya çalıştık. Peki, Demokratik Sol Felsefenin temeli olan Ortanın Solu ne anlama geliyor ya da neyi ifade ediyor? O’nu da yine Bülent Ecevit’in kaleminden okuyalım:
ORTANIN SOLU ya da DEMOKRATİK SOL FELSEFE:
İnsana en üstün değeri veren; insan kişiliğinin gelişmesini her türlü baskı ve engellerden kurtarmak isteyen; insanların manevi ve maddi gücünü imkân eşitliği içinde harekete geçirmeyi sağlayan; insanlık onuruyla, özgürlükle, sosyal adaletle bağdaşmayacak etkenleri ve yöntemleri reddeden ve maddi yoksulluğun da manevi yoksunluğun da herkes için sona ereceği, insanca usullerle kurmaya çalışan bir tutum ve davranıştır (Bülent Ecevit: Ortanın Solu s.92)
Ortanın Solundaki ya da Demokratik Solcu ise:
- İnsancıdır,
- Halkçıdır,
- Sosyal adaletçi ve sosyal güvelikçidir,
- İlerici, devrimci ve reformcudur,
- Devletçidir,
- Plancıdır,
- Özgürlüğe bağlıdır,
- Sosyal demokrasiden yanadır. (Bülent Ecevit a.g.e.s.12-13-14)
Ne yazık ki, bu muhteşem eser, 2000’li yılların başından itibaren hem içeriden hem de dışarıdan yok edilmeye çalışılmaktadır. Ülkemizi yanlış bir zamanda yanlış bir seçime götüren siyasi gelişmeler, aynı zamanda Demokratik Sol Felsefenin de zayıflamasına neden olmuşlar ve Ortanın Solundan başka bir oluşum çıkarmayı başarmışlardır. Yeni diye ortaya çıkan bu akımın başına ne geldiği ise herkesin malumudur. Aynı sürecin bir benzeri Demokratik Sol’un güçlenmeye başladığı bugünlerde yine tezgâhlanmaktadır.
Bu tezgâh, 29 Mart seçimlerinden sonra iyice su yüzüne çıkmış ve 2009 Temmuz’undan beri de Değişim Hareketi diye ortalıkta dolaşmaktadır. Bu tip hareketlerin nedenlerini incelediğimizde ise şu gerçekle karşılaşıyoruz:
Demokratik Sol Parti’den, gerek geçmişte ayrılanların, gerekse günümüzde ayrılanların bu davranışlarının Demokratik Sol Felsefenin temeli olan Ortanın Solu kavramında ifade edilen “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ”nden kaynaklanmaktadır. Ne mutlu ki, Demokratik Sol Felsefe geniş bir düşünce yelpazesini kapsıyor ve içinden iki, hatta üç parti çıkartabiliyor.
Fakat, bu felsefeden geçmişte ayrılanların kendi oluşumlarında ORTANIN SOLU kavramından uzaklaşmaları nedeniyle başka oluşumlar içinde eridikleri; bugün ayrılanların ve ayrılacak olanların da başka oluşumlar içersinde eriyecekleri aşikârdır.
Demokratik Sol Parti’den ayrılanların kurduğu ve adına Değişim Hareketi verdikleri yeni oluşum neyi değiştirecektir? Bu hareketi oluşturanların söylediği sav nedir?
Ülkenin içinde bulunduğu koşulların sosyal demokrat bir anlayışın, hareketin iktidar olmasını zorunlu kıldığını belirten arkadaşlarımız; sosyal demokratların iktidar olması için de yeni bir oluşuma, yeni bir enerjiye, hedefi iddiası olan yeni bir harekete ihtiyaç olduğunu söyleyerek, halkı suçlayan değil, onu anlamaya çalışan, halkla iç içe olan lidere, siyasi yapıya örgüte ihtiyacın var olduğunu ifade ederek umutlarını, hayallerini iktidara taşımak için DSP ’den istifa ettiklerini açıklıyorlar. Ek olarak da kolaya kaçarak Demokratik Sol Parti (DSP)’nin Bülent Ecevit’in çizgisinden uzaklaşarak, partinin Ecevitsizleştirildiğini iddia ediyorlar.
Demokratik Sol Felsefeden ayrılan bu arkadaşlarımızın iyi niyetli bir şekilde ülke sorunlarına alternatif bir çözüm bulma çabalarını takdirle karşılamaktayız. Ancak, bazı sorular da sormadan edemiyoruz:
Sizler yıllarca halkımıza Demokratik Solu ve DSP’yi anlatmadınız mı? Bülent Ecevit’i anlatmadınız mı? O’nun dürüstlüğünü ve ahlâklı olduğunu anlatmadınız mı? O dönemlerde bunları anlatırken Türkiye’de değişime ihtiyaç yok muydu? Değişimi gerçekleştirecek kadroların DSP’de olduğunu anlatmamış mıydınız? Pekiyi, şimdi ne oldu da DSP’nin değişimi gerçekleştirmekte başarılı olamayacağını söylüyorsunuz?
Evet, bu sorularımıza cevap bekliyoruz. Ne yazık ki, sorularımıza cevap alamayacağımızı biliyoruz. Neden mi?
Çünkü, Ecevit çizgisi diyerek partiden ayrılan sizlerin, onursal başkanımız rahmetli Bülent Ecevit’in ORTANIN SOLU kavramını ortaya atarken yapmış olduğu mücadeleyi iyi bir şekilde izlemediğinizi anlıyoruz. Ecevit, o yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi’nde genel sekreterlik yaparken partinin içine düştüğü durumu kavramış ve parti içi mücadeleye girişerek önce partisinin siyasi yelpazedeki yerini belirlemiş, daha sonra da bu yelpazedeki kavramları açıklayarak genel başkan olmuştur. Birileri gibi genel başkan olmak için oraya buraya gitmemiş, öteyi beriyi karıştırmamış ve umudunu kestiği için de partiden ayrılarak partiyi çıktığı raya oturtmak için mücadele eden arkadaşlarına ihanet etmemiştir. Yeni parti kurduğu zaman ise kendi oluşturmuş olduğu siyasi felsefeye sahip çıkarak DEMOKRATİK SOL PARTİYİ kurmuştur.
Ama, Demokratik Sol Felsefeyi yeterice özümseyememiş, siyasi hayatı boyunca daldan dala konmuş olanlar, Ecevit diye tutturup mücadeleyi değişim diyerek başka mecralarda arayanlar, İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINI KABUL ETMEYECEK KADAR BÜYÜK SİYASETÇİ OLANLAR! ACABA BUNLARI HALKA NASIL ANLATACAKLARDIR?
Halkımız değişim ya da yenilik diye ortaya çıkanlara, geçmişinde fırıldaklık olanlara şunu söyleyeceklerdir:
Sizler, eğer, bizleri düşünüyorsanız şimdiye kadar neden DSP’de iken bunu yapmadınız? Şimdi ne değişti de Değişim diyerek karşımıza geliyorsunuz? Hadi canım sizde HEPİNİZ AYNISINIZ, HİÇBİRİNİZİN BİRBİRİNDEN FARKI YOK. BİZLER HALKI DÜŞÜNEN DSP’YE GÜVENİYORUZ ONA İNANIYORUZ.
Sonuç olarak, biz Demokratik Solculara bugün daha çok iş düşüyor. Hem Ecevit çizgisi diyerek partimizi düşmüş olduğu girdaptan çıkarmadan yeni oluşumlara koşanlara cevap vermekle uğraşacağız, hem bir bölen olarak nitelendirilen partimizin bazı siyasi oluşumlarla neden birleşmediğini veya birleşemeyeceğini anlatmaya çalışacağız, hem de DEMOKRATİK SOL PARTİYİ yeniden umut yapacak çalışmalara, projelere imza atmaya çalışacağız. Gün, ayrılma günü değildir, koltuk kavgası günü değildir. Gün, birlik olma, AK GÜVERCİNİ UÇURMA, DSP’yi Atatürk’ün izinde Ecevit’in ışığında halk iktidarına, yüce Türk halkı ile ulaştırma günüdür.
Yazımı AK GÜVERCİN marşının bilinen nakaratıyla tamamlıyorum:
Gözün aydın Türkiye ak güvercin geliyor,
Güçlendikçe DSP, halkın yüzü gülüyor.
Armağan ÜRETEN
DSP FATİH BEL MEC.KON.AD-02.08.2009